
Milli Güvenlik Maskesi Altında İşçi Düşmanlığı: AKP’nin İhanet Düzeni
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 yıl önce işverenlere hitaben yaptığı bir konuşmada, “Grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifadeyle anında müdahale ediyoruz” diyerek, OHAL’i grevleri engellemek için kullandıklarını açıkça ifade etmişti. Bu yaklaşımını sürdüren Erdoğan, Birleşik Metal-İş Sendikası’nın aldığı grev kararlarını, “milli güvenliği bozucu nitelikte” olduğu gerekçesiyle 60 gün süreyle erteledi. Ancak bu erteleme, fiilen bir grev yasağı anlamına gelmektedir.
AKP hükümeti, sermayeden yana tutumunu bir kez daha göstererek çalışanların anayasal güvence altındaki sendikal hak ve özgürlüklerine darbe vurmuştur. Erdoğan’ın 22 yıllık iktidarı boyunca, 200 bine yakın işçiyi kapsayan 21 grev yasaklanmıştır. Amerikancı 12 Eylül darbesinin ürünü olan erteleme/yasaklama yetkisini kullanan Erdoğan döneminde işçilere grev hakkı fiilen tanınmamaktadır.
Grev hakkının olmadığı bir toplu sözleşme düzeninde, sendikal hak ve özgürlüklerden söz edilemez. İşçilerin toplu pazarlık ve grev hakları ellerinden alınmakta, hak arama mücadeleleri engellenmektedir. Erdoğan, bu tutumuyla çalışanların ekmeğine kan doğramakta, alın terinin gaspına onay vermektedir.
Ülkemizde yaşananlar, AKP’nin milli güvenlik sorunu olduğu yönündeki tespitimizi doğrulamaktadır. Türkiye’nin, mafya-tarikat-sermaye bloğunun sözcüsü olan AKP’den bir an önce kurtulması gerekmektedir. Cumhuriyet ve emekten yana güçlerin, bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye mücadelesi için bir araya gelmesi zorunludur.
Sosyalist Cumhuriyet Partisi olarak, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal sorunların çözümü için tüm yurtseverleri ve emekçileri mücadeleye çağırıyoruz. Emperyalizme ve işbirlikçi sermayeye karşı bağımsızlık ve demokrasi mücadelesini birlikte yükseltelim. Gelin, eşitlik ve özgürlük temelinde emekten yana yeni bir toplumsal düzeni birlikte inşa edelim, geleceğimizi kendi ellerimizle kuralım.